Kütahya Mebusu Besim Atalay umutsuz konuştu: “Memlekette maneviyat yok, servet yok, bilmem ne yok. Bugün gördüğümüz cephelerden kadın çocuk, sırtına yorganını yüklenen göç ediyor. Daha düşman gelmeden kaçan kaçana…” dedi.
Sonra TBMM Başkanı ve Ankara Mebusu Atatürk söz aldı. Umutsuzluk bulutlarını dağıtan şu konuşmayı yaptı: “Efendiler; biz bir maksat takip ediyoruz: Milletin, devletin istiklâlini muhafaza etmek. Bunun içinde namus ve şeref tamamen saklı olacaktır. Bağımsız olarak milletimizin belirli sınırlar içindeki birliğini muhafaza etmek için savaşıyoruz.
Efendiler; memleketimizin ellide biri değil, tamamı tahrip edilse, tamamı ateşler içinde bırakılsa; biz bu toprakların üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan müdafaa ile meşgul olacağız.”
“Bununla birlikte iki karış yer işgal edilmiş, üç beş köy tahrip edilmiş diye burada feryada lüzum yoktur.
Ben size açık söyleyeyim; efendiler bazı yerler işgal edilmiştir ve bunun üç misli daha işgal olunabilir. Fakat bu işgal hiçbir vakitte bizim imanımızı sarsmayacaktır.